Sürdürülebilir tarım neden iklim finansmanının merkezinde yer almalı?
Gıda üretimini onarıcı ve doğa dostu yöntemlerle yapan çiftçiler, hem ekosistemleri koruyor hem de krize karşı en dayanıklı gıda sistemini kuruyor. Bu nedenle sürdürülebilir tarım, iklimle uyumlu bir geleceğin merkezinde yer almalı.
Haber: Patricia Espinosa – Reuters
Çeviri: Özlem Gürtunca
Fotoğraf: Amanda Perobelli
Küresel iklim çabaları, enerji, ulaşım ve sanayinin karbonsuzlaştırılmasına odaklanıyor. Ancak tarım, çözümün kritik ve yetersiz finanse edilen bir parçası olmaya devam ediyor.
Tropikal ormansızlaşmanın yaklaşık %90’ından ve toplam emisyonların üçte birinden sorumlu olan gıda sistemleri ve tarım, iklim finansmanının %5’inden azını alıyor. Yeni araştırmalar, bu sektörün istihdamı güvence altına alan ve Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşan sürdürülebilir, dirençli gıda üretim modellerine geçiş için önümüzdeki beş yıl içinde yıllık 1,1 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Bu, Brezilya’da yapılacak COP30 zirvesi öncesinde, Bonn’daki BM İklim Değişikliği müzakerelerinde delegelerin karşı karşıya olduğu zorluklardan biri.
Şu ana kadar, yıl ortasında düzenlenen bu konsensüs oluşturma oturumları yavaş başladı ve ülkelerin iklim konusunda karşı karşıya olduğu gerçek sorunların tartışılmasını geciktirdi. Bunlardan biri, küresel çapta tarımı dönüştürmek için acilen ihtiyaç duyulan finansmanın nasıl sağlanacağı.
Tarım, gıda ve ekonomik güvenliğin temeli ve milyarlarca insanın geçim kaynağı. Aynı zamanda iklim değişikliğine karşı giderek daha savunmasız hale geliyor. Son 30 yılda, yükselen sıcaklıklar ve aşırı hava koşulları 3,8 trilyon dolarlık verimlilik kaybına yol açtı. İklim krizinin tarıma olan olumsuz etkisini azaltmak ve gıda güvenliğini korumak için daha sürdürülebilir üretim modellerine büyük ölçekli yatırımlar yapılması gerekiyor.

Dünyanın önde gelen tarım ürünleri ihracatçılarından biri olan Brezilya, küresel gıda talebini karşılamada merkezi bir rol oynuyor. Aynı zamanda Amazon ve Cerrado gibi, gezegenin en önemli karbon yutakları ve biyolojik çeşitlilik rezervlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Bu bölgelerde tarımsal genişleme hâlâ ormansızlaşmayı tetikliyor, ancak bu ilişki artık kaçınılmaz değil.
Brezilya hükümetine göre, ülkede 100 milyon hektardan fazla bozulmuş otlak alanı bulunmuyor ve bunların %40’ı gıda üretimi ve yüksek verimli ormanlar için uygun. Genellikle üretim potansiyelinin üçte biri ile çalışan bu arazilerin geri kazanılması, tek bir ağaç bile kesilmeden gelecekteki küresel sığır eti ve soya talebini karşılayabilir.
Çiftçiler ve işletmeler bu değişimin mümkün olduğunu, daha verimli ve giderek daha karlı olduğunu şimdiden kanıtlıyor. Mera alanlarının geri kazanılması, sığır yetiştiriciliğinin sürdürülebilir şekilde uygulanması, entegre tarım-hayvancılık sistemleri ve tarımsal ormancılık gibi kanıtlanmış modeller, habitat kaybına yol açmadan üretimi artırabilir, dayanıklılığı güçlendirebilir ve gelirleri artırabilir.
Teknolojik çözümler de mevcut, ancak finansman eksikliği teknolojik çözümlerin bölgeler arasında yaygınlaştırmanın önündeki engel.
Günümüzde tarımsal kredilerin çoğu kısa vadeli, pahalı ve geleneksel uygulamalara yönelik. Bozulmuş arazilerin rehabilitasyonu 7 ila 10 yıl sürebiliyor. Bu onarıcı yaklaşımlar için kredi vade süreleri çok kısa, faiz oranları çok yüksek. Döviz riski yabancı sermayeyi caydırıyor. Teminat şartları genellikle küçük üreticileri dışlıyor. Bu zorlukları kendi ülkem Meksika’da bizzat yaşadım.

İklim dostu tarımı ölçeklendirebilmek için Brezilya’nın 2030 yılına kadar yaklaşık 2 milyar dolarlık katalitik sermayeye ihtiyacı var. Bu kaynak sayesinde 8 milyar dolarlık ticari finansman harekete geçirilebilir.
Bu esnek ve risk alabilen finansman – ilk zarar riskini üstlenen sermaye, ikincil borçlar, garantiler ve imtiyazlı koşullar gibi araçları içerir – erken dönem yatırımların riskini azaltmak ve özellikle geri dönüşlerin zaman aldığı durumlarda ana akım sermayeyi çekmek için hayati önem taşır.
Bu ihtiyacı karşılamak üzere yeni fonlar ortaya çıkıyor. Bunlar arasında en umut verici olanlardan biri, COP30’a kadar 200 milyon dolar toplamayı ve buna karşılık 800 milyon dolarlık ek ticari finansmanı harekete geçirmeyi hedefleyen Tarım Dönüşümü için Katalitik Sermaye (CCAT) fonudur.
Riski paylaşarak, fon çiftçilere daha iyi kredi koşulları sunabilir ve Brezilya’nın Amazon ve Cerrado bölgelerinde halihazırda temizlenmiş bozulmuş arazilerde sürdürülebilir soya ve sığır üretimini hayata geçirmeye yardımcı olabilir.
Gordon ve Betty Moore Vakfı tarafından desteklenen ve The Nature Conservancy’nin danışmanlığında VOX Capital tarafından yönetilen CCAT, bankalar ve tedarik zinciri şirketleriyle işbirliği yaparak Amazon, Cerrado ve Chaco için Yenilikçi Finansman platformu aracılığıyla hazır projelerin finansmanına katkıda bulunacak.
500.000 hektardan fazla alanı onarmak veya korumak, 1.200 üreticiye destek sağlamak, 2030 yılına kadar 2,5 milyar dolarlık ticari sermaye elde ederek 1,25 milyon hektarlık alana ve binlerce çiftçiye olumlu etki yaratmak hedefleniyor.

Katalitik sermayeye yönelik bu iddialı yaklaşımın, Latin Amerika ve ötesindeki diğer üretici ülkelerdeki geçişler için bir model olabileceğine inanıyorum. Erken aşamadaki müdahalelerin çevresel ve sosyal getirisi çok büyük olan kritik sektörlerde iklim finansmanını harekete geçirmek için gerekli olan ölçeklenebilir bir çözüm sunuyor.
Bence en önemlisi, bu yaklaşım eşitlik de sağlıyor: hizmetlerden yeterince yararlanamayan üreticileri destekliyor ve sürdürülebilir üretim, dağıtım ve tüketime adil bir geçişi destekliyor.
Zaten temizlenmiş arazileri geri kazanma çabaları, doğal peyzajların restore edilmesi ve mevcut ormanların korunması da dahil olmak üzere, ormansızlaşmayı durdurmayı amaçlayan daha geniş bir iklim finansmanı yenilikleri dizisinin parçası. Bunun yakın tarihli bir örneği, Brezilya hükümeti tarafından başlatılan ve Küresel Güney tropikal orman ülkeleri tarafından yönetilen yeni bir yatırım aracı olan Tropical Forest Forever Facility.
Dolayısıyla, bir miktar katalitik finansman devreye giriyor. Ancak mevcut hız, ne iklim hedeflerine ulaşmak ne de ülkeleri giderek artan iklim krizi risklerinden korumak için yeterli.
Gıda sisteminin dönüşümünü hızlandırmak için hükümetlerin, kalkınma finansmanı kurumlarının ve hayırsever kuruluşların imtiyazlı garantiler, ikincil borçlar ve sabit sermaye arzını büyük ölçüde artırması gerekiyor. Finansal kurumlar da yenilikçi çözümler yapılandırarak ve yatırım yapılabilir fırsatlara yatırım yaparak bu sürecin yaygınlaşmasına yardımcı olmalı.
Önümüzdeki yıl belirleyici olabilir. Ülkelerin BM İklim Değişikliği süreci kapsamında verdikleri taahhütler, küresel sıcaklık artış tahminlerini şimdiden düşürdü ve çok taraflılığın işe yaradığını kanıtladı.
Ancak COP süreci bu yıl en zorlu sınavlarından biriyle karşı karşıya ve güçlü bir liderliğe ihtiyaç var. Bu yılın ilerleyen döneminde Belém’de uzun sürecek usule ilişkin tartışmalara girmek yerine, ülkelerin yapıcı bir şekilde sürece katılması ve somut çözümler ile projelere odaklanması gerekiyor.
Sürdürülebilir tarım konusunda ise, katalitik sermayenin hızlı ve geniş ölçekte harekete geçirilmesi, pilot projelerin sistem genelinde bir dönüşüme dönüşmesini sağlayabilir – hem Brezilya’da hem de çok daha ötesinde.