Bir kavanoz dayanışma
Hatay’ın bereketli topraklarında Mahmut Bulut’un elleriyle yetişen biberler, Defne Kadın Kooperatifi’nin mutfağında Nesrin Deli’nin emeğiyle salçaya dönüşüyor. “Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi”yle kaynayan bu lezzet, sadece salça değil; dayanışmanın, sevginin ve yeniden kök salmanın bir simgesi!
Yazı: Beyza Özel
Fotoğraflar: Mahmut Bulut ve Defne Kadın Kooperatifi
Hatay’ın yemyeşil tarlaları, portakal ve mandalina bahçeleri hala aklımda. Altı yıl önce yolum Samandağ’a düştüğünde duyduğum şu sözler; “Hatay sadece bir yer değil, bir düğüm noktası…” şimdi anlamını buldu. Çiftçi Mahmut Bulut ve Defne Kadın Kooperatifi Kurucularından Nesrin Deli ile bir araya geldim.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği 23 Ocak 2024’te depremde yaşanan kayıpların ve acıların ancak dayanışmayla hafifleyebileceğine olan inançla, yaraları birlikte sarmak toprağı birlikte onarmak için yola çıkmış ve “Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi”ni başlatmıştı. Şimdi o proje agroekolojik üretime geçiş yapan çiftçilerin öyküleriyle dolu. Üstelik bu çiftçilerin ürünleri Hatay İçin Birlikte web sitesinde satışta. Mahmut da bu çiftçilerden biri.
Biber salçaları hazır!
Kendisini bildi bileli çiftçilikle uğraştığını, toplam 35 yıldır tarım yaptığını anlatan Mahmut, 10 dönümde biber yetiştiriyor. Mahmut; “Şimdi biber salçası hazırlıkları başladı. Biberleri topluyoruz. Ekim’in sonuna kadar sürer. Buğday Derneği sayesinde kadın kooperatifleriyle çalışmaya başladık. Biberlerimiz orada salçaya, pul bibere dönüşüyor” diyor ve heyecanla buğday, pamuk, zeytin, tütün de yetiştirdiğini, yaklaşık 50 dönüm arazide çiftçilik yaptığını sözlerine ekliyor.
Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi kapsamında eğitimler aldığını bu eğitimler ile
toprak onarımı, su yönetimi, yetiştiricilik, hastalık ve zararlılarla mücadele için ekolojik çözümleri öğrendiğini söyleyen Mahmut, depremden sonra tam ne yapacağız derken Buğday Derneği ile yollarının kesiştiğini anlatıyor. Mahmut, 2 yıldır biberlerinden yana bir sıkıntı yaşamadığını, bereketli hasatlar yaptığını ve ürünlerinin tamamını kooperatiflere ayırdığını söylüyor.
Bir kere öğrenildiğinde unutulmayan şeyler…
Yüzmek gibi, bisiklete binmek gibi bir kere öğrenildiğinde unutulmayan şeyler var. Hatay’daki çiftçiler ve kooperatiflerle birlikte gerçekleşen Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi de tıpkı böyle.
Mahmut her sabah 5’te kalkıyor. Yardımcıları ile 2’ye kadar biber topluyor. Sonra biberleri kooperatife götürüyor. Burada kurutulmaya hazırlanıyorlar. Ekim ayından sonra tarlaları sürmeye başlayacaklar. Tarlaları gelecek yıla hazırlayacaklar. Kasım-Aralık gibi buğday ekilecek. Kendi tohumlarını kullanıyorlar. Seracılık yapmıyor. Ama keşke olsaydı diyor. Çünkü her sene iklim değişiyor. Mahmut ufaktan seracılığa başlamak istiyor. “Normalde mahsülü haziran 15-20’de sulamaya başlardık. Ama bu sene yağmurlar az olduğu için, 25 Mayıs’ta sulama yapmaya başladık. Ekerken tarlada fazla nem yoktu. 2 kere ektik sayılır. Tarlada nem olursa hemen tutar. Bu yıl tutmadı. Çok uğraştık” diyor.






Hatay’ı dinliyorum!
Defne Kadın Kooperatifi’nin bahçesinde, yan tarafta zeytin kıran hanımlar, biraz ötede nar ekşisi kaynatan kadınlar arasında Nesrin ile konuşuyoruz. Online görüşmedeyiz. Yarın domates salçası kaynatacaklarını, bugün ise biber salçası için hazırlık yaptıklarını anlatarak sözlerine başlayan Nesrin çok yoğun. Öyle ki sohbetimiz sırasında bir kaç kere yerinden kalkıyor. Ona ihtiyaç olan yere kısa bir gidip geliyor. Beni kuş sesleri ve kedi miyavlamaları ile baş başa bırakıyor. Hatay’ı dinliyorum kısa süre. İyi geliyor.
Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi kapsamında çiftçiler ve kooperatif temsilcileri birlikte eğitimler, danışmanlık ve pazarlama konularında eğitimler alıp çevrelerindeki ağı genişletme imkanı bulmuşlar. Nesrin de projenin başını çekenlerden. Bölgede doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyen üretim yöntemlerinin yaygınlaştırmayı amaçladıklarını anlatan Nesrin; biber ve domates salçası, nar ekşisi, kurutulmuş narenciye, gibi Hatay’ın tarımsal üretimde ve mutfak kültüründe öne çıkan ürünleri işlediklerini ve ulaşılabilir hale getirdiklerini anlatıyor.



“Kendi toprağımıza yeniden can verebiliriz”
Henüz hasat edilecek ürünlerin tamamlanmadığını ancak önümüzdeki yılı şimdiden planlamaya başladıklarını belirten Nesrin’den geçen sene ile bu yılı karşılaştırmasını istiyorum. Nesrin, “Bu yıl kendi üretimimizi 3 katına çıkardık. Ama mevsimsel olarak büyük sıkıntılarımız var. Hala yağmur yağmadı memlekete. Bir tane çiftçimiz bu kuraklık nedeniyle adaçayını ekemedi. 20 bin filizi ziyan oldu. Çünkü su yok. Ürünlerini sulayamadı. Ve onun gibi nicesi” diyor.
Kooperatif olarak çiftçileri bazı öngörülerle harekete geçirmek ve onları motive etmek istediklerini, ilerleyen yıllarda bu kuraklığa karşın ne tür ürünler tercih edebileceklerini ya da yağmur suyu hasadı yapmayı hep birlikte öğrenebileceklerini sözlerine ekleyen Nesrin, hep umut dolu.
Dünyada susuz tarım ve gelişmelerini de yakından takip ettiğini dile getiren Nesrin, Defne Kadın Kooperatifi olarak sıfır atık ile çalıştıklarını, hayalinin Hatay’daki tüm kadın kooperatiflerini bir araya getirerek sürdürülebilir geri dönüşüm projelerine imza atmak istediğini söylüyor. Nesrin şöyle devam ediyor: “Deprem sürecinde 1500 çiftçi ile işbirliği yaptık. Her kooperatifin arkasında 100 tane çalıştığı çiftçi olsa, bu memleketi temelden yeniden inşaa edebiliriz. Gerçekten kendi toprağımıza yeniden can verebiliriz.”
Tarımsal Üretimde Onarıcı Dönüşüm Projesi depremin ardından yaşamını ve üretimini yeniden kurgulamaya çabalayan bölge çiftçisinin refahını ve üretimin sürekliliğini sağlarken, Türkiye’nin diğer bölgelerinde de uyarlanabilen bir model oluşturmayı amaçlıyor. Proje çiftçilerin refahını artırmayı, biyoçeşitliliği korumayı, ekolojik ve ekonomik anlamda dirençli örnekler oluşturmayı hedefliyor.
“Hatay bir düğüm noktasıdır”
“Hatay bir düğüm noktasıdır” sözü şimdi bambaşka bir anlam taşıyor benim için. Çünkü burada, toprağa dokunan her el yalnızca bir ürün yetiştirmiyor; aynı zamanda kendini, kökünü ve bir başkasını yeniden inşa ediyor. Deprem, her şeyi yerinden oynattı belki ama bazı bağları daha da derinleştirdi. Mahmut’un sabahın sessizliğinde toprağa ektiği tohumda, Nesrin’in elleriyle kavanozlara doldurduğu umutlarda o bağın izini görmek mümkün. Rollo May’in bir sözü geliyor aklıma: “Sevginin zıttı kayıtsızlıktır.” Birlikte üretmenin, paylaşmanın ve yeniden kök salmanın içinde sevginin en sade, en direngen hâli var. Kayıtsız kalmayıp bu projeye emek veren herkese canı gönülden çok teşekkürler…