Hayatta kalmak için evrim geçiriyorlar: Küçülen ağaçlar ve dişsiz filler!
İnsanlar doğal dünyayı şekillendirdikçe, maunilerden saksağanlara kadar yaban hayatı da hayatta kalmak için evrim geçirmek zorunda kaldı.
En yüksek dağlardan okyanusun derinliklerine kadar, insanlığın etkisi gezegenimizin her yerine dokunuyor. Birçok bitki ve hayvan, insan egemenliğindeki dünyaya uyum sağlayarak evrim geçiriyor. Sanayi Devrimi sırasında, isin yaşam alanlarını karartmasının ardından siyah ve beyaz renkli güvelerin (peppered moth – Biston betularia) tamamen siyaha dönüşmesi kayda değer bir örnek. Siyah güveler kurumla kaplı ağaçlarda kamufle oldular ve genlerini bir sonraki nesile aktarmak için hayatta kaldılar.
İnsan etkisi genişledikçe, doğal yaşamda zorlanan tuhaf adaptasyonlar da arttı. Dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılara 21. yüzyılda fark ettikleri benzer değişiklikleri şöyle anlatıyor:
Küçülen maun ağaçları

Dayanıklılığı, çürümeye karşı direnci ve koyu kırmızı ahşabıyla ünlü maun, lüks ile eş anlamlı hale geldi. Yağmur ormanı ekosistemlerinin önemli sütunları olan en büyük ağaçlar, keresteleri için yerle bir edildi ve 1970’ten bu yana bazı ülkelerde popülasyonları %70’ten fazla azaldı.
Uluslararası Koruma Botanik Bahçeleri’nden koruma uzmanı Dr. Malin Rivers, yaşlı ağaçlar büyük ölçüde yok olmuş olsa da, türün kendisinin hala birçok bölgede yaygın olduğunu söylüyor. Ancak artık farklı bir biçimde yetişiyor. “Karayipler’deki yayılış alanının pek çok yerinde ticari olarak neslinin tükendiği düşünülen bu tür hala varlığını sürdürüyor ve hatta bazı bölgelerde bol miktarda bulunuyor. Ancak bu genç ağaçlar artık ticari Swietenia mahagoni’nin büyük kule formunu almıyor ve asla bu türün daha önce ünlü olduğu yüksekliklere ulaşamayacaklar” diyor.
Maun ağaçlarının bir zamanlar 20 metreye kadar büyüdüğünü ve bazen 20 metreyi aştığını söyleyen Rivers, “Maun artık ticari değeri çok az olan daha küçük, çalı formunda ağaçlar olarak varlığını sürdürüyor. En büyük ağaçlar kesildiği için üreyemediler ve türün uzun boylu büyümesini teşvik eden çeşitli gen havuzlarını paylaşamadılar” diyor.
Sivri uçlu saksağan yuvaları

Kötü tasarlanmış kuş kovucu çivilere yapılmış kuş yuvaları, şehirlerde sıkça karşılaşılan bir görüntü. Ancak araştırmacılar, çalılarla kaplı kubbe şeklindeki yuvalarını, kargalar gibi yumurta çalan yırtıcılardan korumak için dikenli çalılardan dallar kullanan saksağanların, bu kuş kovucu çivileri yuvalarında kullanmak üzere sökmeye başladıklarını keşfettiler. Doktora öğrencisi Auke-Florian Hiemstra, kuş çivilerinin kullanımının, kuşların yuvalarında yapay malzemeler kullanma eğiliminin arttığının bir göstergesi olduğunu söylüyor.
Bira şişelerini seven kırılgan yıldızlar

Bilim insanları tarafından ilk kez 2018’de tanımlanan yeni bir kırılgan yıldız türü olan Astrophiura caroleae, Karayipler’deki Curaçao kıyılarının yaklaşık 300 metre derinliğinde bulunuyor. Deniz Yıldızının akrabası olan bu beşgen yaratık, Doğa Tarihi Müzesi’nin (NHM) uzun süredir ekinoderm küratörü olan Dr. David Pawson ve bir dalgıç ile birlikte toplandı. Bilim insanları o zamandan beri bu türün ilginç yerlerde yaşamayı tercih ettiğini keşfettiler. NHM’de denizyıldızı uzmanı olan Dr. Hugh Carter şunları söylüyor: “Canlı örnekler (denizdeki bir lastik üzerinde yaşayan bir örnek dışında) muhtemelen balıkçılar tarafından denize atılmış olan yaklaşık 300 metre derinlikteki bira şişeleri üzerinde gözlemlendi. İlginç bir şekilde, bu cinsin üyelerinin sert substrat uzmanları olduğu düşünülüyor – yani çoğunlukla kayalar üzerinde yaşıyorlar – ve görünüşe göre bu tür, yaşamını insan yapımı döküntüler üzerinde oldukça mutlu bir şekilde sürdürüyor.”
Şehir sıcağına karşı daha soluk kabuklu salyangozlar

Hollanda’da, binlerce gönüllü bilim insanı tarafından toplanan orman salyangozlarının resimlerini kullanan araştırmacılar, şehir merkezlerinde yaşayan salyangozların kabuklarının daha açık renklere evrimleştiğini keşfetti. Bilim insanları bu değişimin, şehirlerde kırsal ortamlardan 8 derece kadar daha yüksek olabilen sıcaklığın bir sonucu olduğuna inanıyor. Hollandalı evrimsel biyolog Prof Menno Schilthuizen şunları söylüyor: “Koyu renkli kabukların içindeki salyangozlar daha fazla ısınma eğilimindedir ve aşırı ısınma nedeniyle ölüm riski taşırlar. Muhtemelen, soluk kabuk rengi salyangozları yazın en sıcak günlerinde yeterince serin tutuyor.”
Daha kısa kanatlı kırlangıçlar

Güneybatı Nebraska’da genellikle köprülerin altında yuva yapan uçurum kırlangıçlarına, sık sık araba çarpıyor. Ancak 2013’te yayımlanan uzun vadeli bir araştırma, bu kuşların daha kısa kanatlar geliştirerek çarpma riskine uyum sağladığını ortaya koydu. Kısa kanatlar, kuşların daha çevik olmasını sağlayarak hızla yaklaşan trafikte arabalardan kaçabilmelerine olanak tanıdı; uzun kanatlı kuşlar ise daha fazla ölüm riski taşıyordu. Araştırmayı yöneten Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nden merhum Mary Bomberger Brown’a göre “Bu, U2 casus uçağı ile savaş uçağı arasındaki fark gibi bir şey.”
Filler kaçak avcıları yenmek için dişlerini kaybediyor

Mozambik iç savaşı sırasında, savaşçılar tarafından yapılan yoğun yasa dışı avcılık, Gorongosa ulusal parkındaki Afrika savan fillerinin sayısının %90’dan fazla düşmesine neden oldu. Şu anda popülasyonları toparlanan ve küresel restorasyonun en önemli örneklerinden birini temsil eden dişi fillerin çoğunun dişleri yok. Araştırmalara göre, dişi fillerin çoğunun dişsiz olmasının nedeni, dişsiz fillerin kaçak avcılar tarafından hedef alınma olasılığının daha düşük olması. Aynı değişim Tanzanya’da da kaydedilmiş.
WWF-UK’de kıdemli danışman olan Tanya Smith, “Önceki on yıllarda yasadışı avlanmanın yıkıcı baskısına yanıt olarak, dişsiz veya daha kısa dişlere sahip doğan Afrika fillerinin oranındaki artış trajik bir uyum olmuştur. Bu, insan baskısının fillerin onları ikonik yapan özelliklerinden birini kaybetmelerine yol açabileceğinin felaket bir örneğidir” diyor.
Haber: Patrick Greenfield – The Guardian
Çeviri: Özlem Gürtunca