Aydýn, Söke’ye baðlý Kisir Mahallesi’nde yaþayanlarýn yakalandýklarý kanser hastalýðýnýn, bölgedeki eski uranyum madeni ile olan iliþkisine dair haberlere raðmen, ne Saðlýk Bakanlýðý’ndan, ne de Gýda Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý’ndan bir açýklama yapýlmamasý, kamuoyunda yanlýþ anlaþýlabilecek asýlsýz iddialarýn yayýlmasýna zemin hazýrlýyor.
Bölgede görülen kanser vakalarýyla ilgili haber ilk kez 2014 yýlýnda gündeme geldi. Artan kanser oranýnýn ardýndan konuyla ilgilenen uzmanlarýn araþtýrmalarý, bölgede limitlerin üzerinde yüksek radyoaktivite olduðunu ortaya koydu. (Haberi buradan okuyabilirsiniz.)
Radyasyon, Uluslararasý Kanser Araþtýrma Ajansý (IARC) tarafýndan kansere neden olan baþlýca etmenler arasýnda gösteriliyor. Ayrýca Amerika Ulusal Ýþ Saðlýðý Güvenliði Enstitüsü, uranyum madenciliðindeki temel maddelerden biri olan Radon'un akciðer kanserine neden olduðunu belirtiyor.
Bölgede yýllardýr araþtýrma yapan ve radyasyonla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeye çalýþan Ege Çevre ve Kültür Platformu’ndan (EGEÇEP) Prof. Dr. Ali Osman Karababa, 2014 yýlýnda kendi olanaklarýyla bölgede ölçüm yaptýklarýný ve sonuçlara göre radyoaktivite miktarýnýn normalden 560 kat daha fazla olduðunu söylüyor. Karababa, uranyumla ilgili olarak, "Kayaçlarýn içerisinde uranyum noktalarýný gözle de görebiliyorsunuz. Alan olarak oldukça riskli; orada yaþam alaný olmamasý gerekiyor," diyor.
Geçtiðimiz günlerde Hürriyet Gazetesi’nde yer alan konuyla ilgili haberde üç yýldýr Kisir Köy ile ilgili yetkili makamlar tarafýndan herhangi bir giriþimde bulunulmadýðý, bölgede yaþayan vatandaþlarýn yalnýz býrakýldýðý belirtiliyordu. (Haberi buradan okuyabilirsiniz.)
Ancak söz konusu haberde herhangi bir kaynak gösterilmeden yer alan "maden sahasýnýn hemen yakýnýndaki arazide organik sertifikalý üretim yapýlýyor" ifadesi, bazý çevreler tarafýndan kullanýlarak, organik ürün üreticileri ve pazarlar aleyhine bir suçlamaya dönüþtürüldü.
Gerçekdýþý iddialar
Yýllardýr kanser nedeniyle can veren, acý çeken yöre insanýný ve çevrede konvansiyonel olarak yetiþen diðer tarým ürünlerini görmezden gelerek, haberdeki ifadeyi, asýlsýz bilgiler ekleyip çarpýtarak kamuoyuna sunmak, konuyla hiçbir ilgisi olmayan organik üretim çiftliklerini maðdur ediyor. Söz konusu paylaþýmda ”... köyün adým farký ile yanýnda, kendini sertifikalý organik tarým sektörünün duayeni olarak lanse eden bir çiftlik vardýr. Havalý ve pahalýdýr. Organik tarým sertifikasý satan þirketlerin ve bu þirketlerin her daim arkasýnda yer alan ‘çýkarsýz’ derneklerin toplantý merkezidir. 1950'lerden beri bölgede yaþayan çiftlik sahipleri bu olayý hiç mi duymamýþlardýr?” iddiasý tamamen uydurma ve kafa karýþýtýrýcý olmakla birlikte, pek çok üretici ve sivil toplum kuruluþunu da zan altýnda býrakýyor.
Buðday Derneði olarak, konuyla ilgili bilgi almak üzere organik üretim paydaþlarý ve organik tarým kontrol ve sertifika kuruluþlarý ile baðlantýya geçtik. Bölgede organik tarýma geçen ve grup sertifikasý almýþ onlarca zeytin üreticisi çiftçi bulunduðunu belirten sertifikasyon firmalarý, talep olmadýðý için bu üreticilerden bugüne kadar ürünlerini piyasaya organik olarak süren üretici bulunmadýðýný belirtti. Ayrýca TaTuTa aðýmýzda da o bölgeden kayýtlý çiftlik olmamakla birlikte, %100 Ekolojik Pazarlar'da o bölgeden gelen bir ürün bulunmuyor. Kisir Köy’e en yakýn organik çiftlik, alana kuþ uçuþu 25 km uzaklýkta olup, arada Söke Ovasý ve Dilek Yarýmadasý’ný da kapsayan daðlýk alanlar yer alýyor.
Ancak bu noktada Buðday Derneði olarak, bölgede organik üretim yapýlmasýndan çok, halk saðlýðýný tehdit eden unsurlarýn incelenmesinin ve orada yetiþen bütün ürünlerin temiz olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasý gerektiði üzerinde duruyoruz. Ayrýca organik çiftçisinin daha fazla zan altýnda kalmamasý için ”Kisirköy'e birkaç adým mesafedeki sertifikalý organik tarýmýn duayen çiftliði" ifadesinin hangi bilgiye/kaynaða dayandýrýlarak söylendiði ve kimin kastedildiðinin, bu iddiayý ortaya atanlar tarafýndan açýklanmasý gerekiyor.
Acil Eylem Planý Uygulanmalý
Kisir Köy’de yaþayanlarýn saðlýðý ve o bölgede yetiþen her türlü ürünün güvenilirliði hepimizi ilgilendiriyor ve bu nedenle halk saðlýðý açýsýndan konunun acilen araþtýrýlarak, önlem alýnmasý gerekiyor. Bu denli yaþamsal bir konunun organik karþýtlýðýna zemin yapýlmasýnýn, konuyu saptýrmaktan baþka bir iþe yaramadýðý ve çözümden uzaklaþtýrdýðý kanaatindeyiz.
Bölgede üretilmiþ zeytinyaðý bize dokunduðunda ses çýkarmayý beklemek yerine, yýllardýr bu gerçekle orada yaþayan ve acý çeken halkýn sesinin duyulmasý önemli. Bununla birlikte radyasyon tehdidinin ürünlere etkisinin araþtýrýlmasý, eðer saðlýk açýsýndan sakýncalarý varsa, bölgedeki tarýmsal üretimin radyasyondan arýndýrýlmasý için acil eylem planýnýn hayata geçirilmesi gerekiyor.
Buðday Derneði olarak konunun takipçisi olmayý sürdüreceðiz.