-- GÜNCEL PROJELER:
-- GEÇMİŞ PROJELER:


Victor Ananias
101 Soruda Organik Ürün Rehberi




Psikologlar Ýnsanlarýn Neden Ýklim Deðiþikliðine Ýlgi Duymadýklarýný Açýklýyor
Kategoriler: Yaþam ve Kültür, Kullaným Alýþkanlýklarý, Gelenekler ve Yerellik, Yöntemler, Ben ne yapabilirim, Temiz Enerji, Beslenme Biçimleri, Ýklim Deðiþikliði, Doða Koruma
Tarih: 02-Temmuz-2015
Yazdýr | Arkadaþýna Gönder | Yorum Ekle


Amerika Birleþik Devletleri Ulusal Okyanus ve Atmosfer Araþtýrmalarý Kuruluþunun geçen ay yaptýðý açýklamaya göre; tarihte ilk defa atmosferdeki karbon salýnýmý 400 ppm'i (*) aþtý. Ayný araþtýrma kuruluþuna göre, eðer bu rakamlar ciddi bir þekilde azaltýlmazsa, “geri dönülmesi mümkün olmayan” 450 ppm sýnýrýný göreceðiz.

Bir dakika? Siz de düþük karbon salýnýmlý bir hayat  yaþamaya hazýr deðil misiniz? “Geri dönülmesi mümkün olmayan”  ile ne denilmek istenildiðinden emin deðil misiniz?

Merak etmeyin, yalnýz deðilsiniz. Bilhassa Batý ülkelerinde yaþýyorsanýz. Per Espen Stoknes’e göre böyle hissetmeniz sürpriz degil. Stoknes, “Küresel Isýnmayý Düþünmemeye Çalýþýrken Düþündüklerimiz"   isimli kitabýn yazarý. Stoknes, kitabýnda “iklim paradoksu (ikilemi)” diye tanýmladýðý bir kavramdan bahsetmekte. Bu fenomen, birçok iklim bilimcinin fikir birliðine vardýðý ve medyanýn daha çok iklim deðiþikliði felaketi olarak sunduðu korkutucu haberlere raðmen,  parasal gücü yüksek olan Amerika Birleþik Devletleri, Kanada, Avustralya gibi ülkelerde iklim deðiþikliði konusunun ilgisini yitirmesi olarak açýklanabilir.

Ekonomist ve Psikolog olan Stoknes, Ýngilizce konuþulan bu toplumlarda neden bu konunun önem kaybettiðini, sosyal, evrimsel ve davranýþ psikoloji alanlarýndaki uzmanlýðýndan yararlanarak çözümlüyor.

Kendisi ile yapýlan bir röportajdan alýntýlar þöyle;

Gazeteci: Sizce neden medya, iklim deðiþikliðini, problemin ciddiyetini ve aciliyetini halka anlatabilme/aktarabilme konusunda yetersizler?

Stoknes: Yapýlan araþtýrmalara göre, Hükümetlerarasý Ýklim Degiþikliði Paneli (IPCC) tarafýndan hazýrlanan raporlarýn, yayýnlanan makalelerin yüzde 80’i  oluþabilecek felaket senaryolarý hakkýnda. Ayrýca, iki tarafýn da sesini duyurmaya çalýþan ve aktif bir þekilde iklim deðiþikliðinin olmadýðýný iddia eden “karþý görüþ” gazeteler de bu konular hakkýnda yazmakta. Burada asýl yapýlmasý gereken þey, deðiþimin mümkün olduðunu anlatan, deðisim sonucunda ortaya çýkan fýrsatlarý anlatan ve çözüme yönelik haberler ve hikayeler yayýnlayabilmek. Psikoloji bilimine göre, insanlardan bu konu hakkýnda yaratýcýlýk ve katýlým bekliyorsak negatif/pozitif hikaye oranýn 1/3 oranýnda olmasý gerekmekte.

Yaptýðým araþtýrmalara gör;e 4 gruba ayýrabileceðimiz tarzda hikayeler/anlatýlar yayýnlanmasý yararlý olacaktýr.

1) Yeþili destekleyen, bu durumu kendi adýna fýrsata çeviren anlatýlar, haberler

2) Daha kaliteli bir hayatýn mümkün olduðunu anlatan, yani "düþük karbon izli bir hayat neye benziyor?" sorusunu soran hikayeler

3) Etik olan yönetim þekillerinin mümkün olduðunu anlatan hikayeler

4) Doðanýn dirençli yapýsýný anlatan hikayeler. 

Daha çok insanýn daha az emisyon salan bir toplumun mümkün olabileceðine inanmasý demek, bireylerin daha hýzlý bir þekilde deðiþmesi demektir.

 

Gazeteci: Psikolojik olarak yaþanan çeliþkiyi anlatabilir misiniz? Ýklim deðiþikliði konusundaki çalýþmalar bu çeliþkiyi nasýl azaltabilir?

Stoknes: Çeliþki psikolojisini biraz örneklendirerek anlatmak gerekirse; diyelim ki baþkalarýndan gözlemleyerek öðrendiðimiz bir þekilde, birilerini sindiriyoruz. Bunu yaptýktan sonra -kendimize olan saygýmýzý geri kazanmak için- kafamýzdaki çeliþki duygusunu azaltmaya yönelik düþünceler geliþtiririz. Mesela sindirmeye çalýþtýðýmýz kiþi hakkýnda “zaten o bunu hakediyordu, zaten aptalýn biriydi” gibi düþünceler yaratabiliriz. Tam tersi bir örnekle, birisine bir iyilik yaptýk diyelim. Eðer bu yaptýðýmýz þeyin anlamsýz olduðunu düþünmeye baþlarsak, “Ben baþkalarýna deðer veren birisiyim ama kaynaklarýmý boþa kullanýyorum” gibi çeliþkili düþünceler kafamýzdan geçmeye baþlarsa, çeliþki devreye girer. Genellikle, bu tarz çeliþki duygusunu ortadan kaldýrmak için, “bunu yapýyorum, çünkü bunun önemi var” diye düþünürüz.

Mesela, sürekli tüketime yönelik bir hayat geliþtirirsek –sadece araba ile ulaþým, aþýrý etçil bir diyeti olan, çok enerji harcayan binalarda bir hayat tarzý-  bu hayat tarzýmýzýn þu an mevcut olan iklim deðiþikliðine katkýda bulunduðunun farkýnda olduðumuz için,  psikolojik olarak çeliþki duygusu ön plana çýkar. Tam tersi olan bir þekilde, sürdürülebilir bir hayat tarzýmýz varsa –mesela benzinle çalýþan araba yerine elektrikli araba kullanarak, bisiklet sürerek, güneþ enerjisinden yararlanmaya çalýþarak, iklim deðiþikliðine katkýda bulunmadýðýmýzý bilerek bu konunun (iklim deðiþikliðinin) önemine daha çok inanmaya baþlarýz. Dolayýsýyla, iklim deðiþikliðine yönelik sergilediðimiz basit çabalar/eylemler bile, sürdürülebilir olur.

Gazeteci: Sürekli et yemekten bahsetmiþken (et tüketiminin yoðun olduðu bir beslenme tarzý), yapýlan araþtýrmalara göre, hayvancýlýðýn, iklim deðiþikliðine en çok katkýsý olan alan olduðu ortaya çýktý. Endüstriyelleþmiþ tarýmdan salýnan karbonun, ulaþým sonucu salýnan miktardan daha fazla olduðu söylenmekte. Sizce sebze-meyve tüketimine dayanan bir beslenme düzenine  toplu bir geçiþ mümkün mü? Bunun önünde duran sosyal-psikolojik bariyerler nedir?

Stoknes: Eðer insanlara, “ Et yiyemezsin” derseniz, büyük bir tepki/direniþ ile karþýlaþýrsýnýz. Ekolojik olarak haklý olabilirsiniz ama psikolojik olarak bir bariyere çarpacaðýnýz kesin. Yapýlmasý gereken þey, insanlarýn destekleyebileceði daha yapýsal (organik) çözümler bulmak. Mesela, çöpe giden yemek miktarýný azaltmak, orman kýyýmýný durdurmak, hiç et yememek yerine eti azaltmak, organik tarým yapan çiftlikleri desteklemek. Günümüzde yemek/ restoran sektörü buna yönelik çabalar içinde. Mesela, Oslo' daki restoranlarda bir çalýþma yaptýk. Þefler, restorana gelen müþterilerine, günün yemeði olarak vejeteryan menüler sundular.  Sonuçta et tüketim miktarý ciddi anlamda bir azalma gösterdi.

Gazeteci: Kitabýnýzda, iklim deðiþikliðinin önemine dikkat çektiðinizde, insanlarýn kimliklerini ve davranýþlarýný korumaya baþladýðýna ve konunun politik bir kutuplaþmaya neden olduðuna dikkat çekiyorsunuz. Sizce iklim deðiþikliði konusu insanlarýn kendilerini koruma güdüsü içine girmeden, kutuplaþmadan, birlik olarak çözebilecekleri bir hal alabilecek mi?

Stoknes: Bence kutuplaþmanýn önüne geçebilecek stratejilerle, durumu düzeltmemiz mümkün. Mesela sosyal medya yardýmý ile, sade bir þekilde insanlara iklim deðiþikliði konusunda atabilecekleri basit adýmlarý anlatabiliriz. Öncelikle, sosyal aðýmýzý kullanarak yaþadýðýmýz þehirdeki insanlara, mesela spor takýmlarýna, kilisedeki gibi kutuplaþmamýþ insanlara deðiþimin basit çözümlerde olduðunu anlatabiliriz. Daha sonra, insanlara iklim deðiþikliðinden bahsederken bunun bir felaket senaryosu oldugunu anlatmak yerine, deðiþim icin bir fýrsat olduðunu anlatabiliriz. Ve ayrýca, deðiþimin bir parçasý olmak için biz de enerji tasarruflu araçlar kullanýp, güneþ enerjisi panelleri kurdurabiliriz. Ýnsanlara bizi bir kabusun beklediðini söylemek yerine bunun güzel bir fýrsat olduðunu anlatmalýyýz. Ýnsanlara ileride nerede olmak istediðimizi, mesela baþka bir yaþamýn mümkün olabildiðini anlatmalýyýz. 

Gazeteci: Ama hala iþ dünyasýnda gücü elinde tutan bazý isimler (ExxonMobil’in Yönetim Kurulu Baþkaný gibi) iklim deðiþikliðine adaptasyonu kendileri icin bir kar kaybý olarak görmekte. Sizce bu konudaki sosyal örgütlenme yeteri kadar destek toplayarak; ekonomiyi elinde tutup, statükonun devamlýlýðýný saðlayan büyük firmalarýn bu konuya bakýþ açýsýný deðiþtirebilir mi?

Stoknes: Hayýr. Sosyal örgütlenmeler, büyük petrol devlerine karþý açýk bir savaþý kazanamaz. Fakat diðer büyük firmalar bu savaþta sosyal örgütlere yardýmcý olabilir. Dünyadaki en büyük dört firmanýn sadece bir tanesi petrol firmasýdýr. Diðer kalan üç firma Apple, Google ve Microsoft gibi teknoloji devleri.Sizce bu firmalar tüketici pazarýnýn büyümesini bitirecek etkenleri (küresel ýsýnma gibi) isterler mi? Büyük küresel firmalar, piyasalarýn dengesini bozabilecek sorunlarý yakýndan takip etmekte: Sýradýþý hava koþullarý, Asya'da olan seller, Silikon Vadisi'deki kuraklýk, tedarik zincirini etkileyebilecek veçcalýþanlarýnýn hayat kalitesini etkileyecek olaylar. Mesela diðer fosil devleri (mesela Kömür Devleri) son birkaç yýl içinde yüzde 70 deðer kaybetti. Diðer  benzin ve doðalgaz devleri, karbon salýnýmýna bir deðer biçilmesi gerektiðine inanmakta. Küçük çaptaki yatýrýmcýlar erken safhalarda bu trendin farkýndalar ve dolayýsýyla kar marjlarýnýn bu firmalarda düþüþte olduðunu biliyorlar. ExxonMobil gibi devler ne derse desin, diðer bilinçli küresel firmalar ve onlarý destekleyen müþteri sayýsý artýþta. Günümüz dünyasýnda artýk þirketler arasý bir yarýþma var, yani sürdürülebilirliði destekleyen düþünceler ile iþ dünyasý yarýþ içinde deðil. Gittiðimiz yol kaçýnýlmaz bir þekilde belli. Sadece ilerlerken harcanan zamanýn uzunluðu belirsiz. 

Gazeteci: Siz geliþen teknolojinin sürdürülebilir yaþamlar yaratmakta yararlý olacaðýný düþünüyorsunuz. Fakat günümüzde teknolojinin yardýmý ile gezegenler arasý sömürgeleþtirme saðlayabilecek teknolojik geliþmeler konuþulmakta. Ýnsanýn dünya limitlerinin dýþýna uzanabilecek bir ekosistem yaratabileceði gibi düþünceler ve haberler sizce iklim deðiþikliði konusunda insanlarýn birþeyler yapmasýný (ya da yapmamasýný) etkilemekte mi?

Stoknes: Teknoloji var olan sorunumuzu çözmeyecek. Bu tarz düþünceler insanýn kendisini aldatmasý. Sosyal düzenimiz teknolojinin yönünü belirlemekte ve sonuç olarak da ortaya çýkan teknoloji de toplumu etkilemekte. Ýklim sapmasýnýn acý gerçeklerine karþý direnmemizin bir çok sebebi var. Özetlersek olay “neden bu durum benim problemim ki?” noktasýna geliyor. Yani aslýnda temel sorun fiziksel ya da teknolojik engellerden degil, insanlarýn düþündükleri ile yaptýklarýnýn birbiri ile nasýl örtüþtüðü noktasýnda. Bu ikisinin örtüþmemesi, iklim deðiþikliðine karþý yapýlacak eylemleri gerçekleþtirmek için cesaret, kararsýzlýk ve hayal gücü eksikliðinin göstergesi. Ama neyse ki, týpký güneþ ve rüzgar enerjisinin yenilenebilir olmasý gibi, insanoðlunun bu yetersizlikleri de yenilenebilir. Dolayýsýyla, iklim konusunda mesaj iletebilecek herkesin gerekli sosyal normlarda davranarak, deðiþimin aslýnda basit ve mümkün olduðu mesajýný çevresindekilere vermesi gerekiyor.

(*) ppm: her bir milyondaki partikül miktarý.

Haberin orjinalini (ingilizce) buradan okuyabilirsiniz.

Çeviri için gönüllü çevirmenimiz Didem Ergin'e teþekkür ederiz.

Haber No: 7803