Probiyotiklerin tarihi ço eskilere dayanmaktadýr. Kitab-ý Mukaddesin Farsça bir versiyonunda Hazreti Ýbrahimin uzun yaþamasý (yüzlerce yýl!) fazla miktarda fermante süt ürünleri (yoðurt, süt, peynir vb) yemesine baðlanmýþtýr (Genesis, yaradýlýþ, tekvin”18:8). MÖ 76 yýlýnda Roma tarihçisi Plinius ishal tedavisinde fermante süt ürünlerinin kullanýlmasýný salýk vermiþtir (2).
1912 Nobel Týp Ödülünü kazanan Rus bilim adamý Élie Metchnikoff bilim dünyasýnda probiyotiklerin kaþifi sayýlabilir. Metchnikoff yoðurt, kefir ve peynir gibi süt ürünlerinde bulunan asit yapan mikroorganizmalarýn baðýrsaktaki hastalýk yapan mikroorganizmalarý nötralize ettiðini saptamýþtýr. Metchnikoff Bulgaristan ve Kafkasya’da yaþayan insanlarýn ederek uzun ömürlü olmasý probiyotiklerden zengin gýdalarýn fazla tüketilmesiyle açýklamýþtýr (3).
Probiyotiklerin özellikleri ve görevleri
Eriþkin bir insan baðýrsaðýnda 100 trilyon (1,5 kg) faydalý bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayýsýnýn 10 katý kadardýr. Sayýlarý 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal baðýrsak florasýný oluþtururlar. Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüðünde bir yüzey oluþturan mukozayý koruyucu bir tabaka þeklinde döþer. Probiyotiklerin çok sayýda görevleri vardýr (Tablo 1).
Tablo 1. Probiyotiklerin görevleri
Normal baðýrsak florasýnýn geliþimi
Bebek doðum sýrasýnda vajenden gelen probiyotikler (laktobasiller ve bifidobakterler) ile karþýlaþýr. Bebek anne sütü ile beslendikçe normal flora geliþir. Sezaryen ile doðan bebekler dýþ ortamda bulunan mikroplar ile karþýlaþýr ve normal flora oluþamaz. Doðum sonrasý ilk kolonize olan floradan saðlýklý floraya geçiþ uygun beslenme ortamý yaratýlsa bile oldukça zordur (4).
Tedavisi ya da önlenmesinde probiyotiklerin kullanýldýðý çeþitli hastalýklar
Enfeksiyöz ishaller
Yapýlan çok sayýda çalýþma probiyotik yiyeceklerin ishal tedavisinde son derece baþarýlý olduðunu göstermiþtir (5-21). Geleneksel halk týbbýnda ishalli kiþilere yoðurt ya da kefir verilmesi hala yaygýn bir uygulama olarak devam etmektedir. Probiyotikler virüs ishallerinde daha etkili olmakta, dizanteri þeklinde ishalleri fazla etkilememektedir.
Antibiyotik ishali
Oral antibiyotik kullananlarýn yaklaþýk %20’sinde baðýrsak florasýnýn bozulmasýna baðlý olarak ishal geliþmektedir. Etkenler daha çok C. difficile ve K. oxytoca’dýr. Probiyotikler antibiyotik ishallerinin önlenmesi ve tedavisinde oldukça baþarýlýdýrlar (22-32).
Uyarýlgan (irritabl) baðýrsak sendromu
Ýrritabl baðýrsak sendromu 6 ay-4 yaþ arasýndaki çocuklarda görülen günde 4-10 kez müküslü ve sulu ishal ile özellenen bir baðýrsak hareket bozukluðudur. Probiyotikler irritabl baðýrsak sendromunda ishali azaltmaktadýr (33-34).
Crohn hastalýðý- Ülseröz kolit
Crohn hastalýðý ve ülseratif kolitin temel nedeninin baðýrsakta saðlýklý mikroorganizma dengesinin hastalýk yapan mikroorganizma lehine bozulmasý sonucu geliþen bir reaksiyon olduðu düþünülmektedir. Probiyotikler baðýrsakta saðlýklý mikroorganizma dengesini kurarak Crohn hastalýðý ve ülseröz kolit bulgularýný hafifletebilirler (35-39).
Yað ve protein sindirimi
Süt ürünlerinin içindeki probiyotikler baðýrsakta bulunan proteinlerin ve yaðlarýn sindirilmesini saðlarlar yani yiyeceklerin hazmýný kolaylaþtýrýrlar. Proteinlerin en küçük birimlerine (amino asitler)kadar indirgenmesi (protein hidrolizi) alerjik olaylarýn oluþumunu azaltabilir(40-41).
Kanser ve probiyotikler
Yaygýn bir probiyotik kaynaðý olarak kullanýlan yoðurdun antikanserojenik (kanseri tedavi edici) etkilerinin olabileceði gösterilmiþtir (42-43). Baþka bir probiyotik olan kefir tümör oluþumunu engellemekte ya da var olanýn ilerlemesini azaltmaktadýr (44-48).
Göðüs kanseri kadýnda en çok görülen kanser çeþididir. Yoðurt ve kefir gibi fermante süt ürünlerinin kullanýlmasýnýn göðüs kanserini azalttýðý gösterilmiþtir (49).
Kalýn baðýrsak (kolon) kanseri geliþmiþ ülkelerde en çok görülen tümörler arasýnda ikinci ya da üçüncü sýradadýr. Deneysel ve epidemiyolojik çalýþmalarýn birçoðu probiyotiklerin kolon kanserinden korunmada önemli bir rolü olduðunu göstermektedir. Bir bölüm çalýþmada ise böyle bir etki gösterilememiþtir(50-52). Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmalarý Tablo 2’de gösterilmiþtir(53).
Tablo 2. Probiyotiklerin kolon kanserini önleme mekanizmalarý
· Mütasyon ve DNA hasarýnýn azalmasý.
· Kanser oluþumuna yataklýk eden enzimlerin (ß-glukuronidaz, nitroredüktaz, azoredüktaz) aktivitelerinin azalmasý.
· Kanser yapan maddelerin (mutajen) etkisizleþtirilmesi.
Kýsa zincirli yað asitlerinin üretiminin artmasý ve asiditenin artmasý.
· Kanserli hücre intiharýnýn (apopitoz) hýzlanmasý.
Probiyotiklerin alerji önleyici özellikleri
Probiyotikler baðýrsaklardaki koruyucu mukoza bariyerini güçlendirler; böylece baðýrsak geçirgenliðini azaltarak alerjik maddelerin kana geçmesini engellerler. Süt proteinleri tripsin ve pepsin enzimleri yerine probiyotik enzimleri ile parçalanýr. Bu nedenle mononükleer hücrelerden sitokin sentezini uyarmazlar. Probiyotikler alfa 1-antitripsin ve tümör nekroze edici faktör düzeylerini düþürerek baðýrsaktaki iltihabý baskýlarlar. Probiyotikler sekretuvar IgA antikor yapýmýný artýrarak mukoza baðýþýklýðýný artýrýrlar. Probiyotikler inek sütü allerjisi, atopik ekzema ve diðer alerjik hastalýklarýn proflaksi (korunma) ve tedavisinde baþarý ile kullanýlmaktadýr (54-59).
Ýdrar yolu hastalýklarý
Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarýný azaltýrlar(60). Probiyotikler bu özelliklerini aþaðýdaki mekanizmalar ile saðlarlar;
a) Vajina pH’sýnýn düþürülmesi.
b) Salgýladýklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleþtirmesi.
c) Hastalýk yapan bakterilerin mukozaya yapýþmasýnýn engellenmesi (yarýþmalý inhibisyon).
Baðýrsak florasýnýn bozulmasý ve otoimmün hastalýklar
Normalde baðýrsak yüzeyi sýk aðlý bir eleðe benzer her maddenin kana geçmesine izin vermez. Normal baðýrsak florasýný bozulmasý zararlý bakterilerin ve mantarlarýn üremesine ve probiyotiklerin baðýrsak mukozasý üzerinde oluþturduðu koruyucu tabakanýn ortadan kalkmasýna yol açar. Sonuçta baðýrsak geçirgenliðini artar ve yeteri kadar sindirilmemiþ yiyecek maddeleri ve nötralize edilmemiþ toksinler kan dolaþýmýna geçer.
Baðýþýklýk sistemi yeteri kadar sindirilmemiþ protein parçacýklarýna karþý aþýrý bir þekilde uyarýlýr.
Bu yabancý protein parçacýklarýnýn bazýlarý vücudun kendi proteinlerine çok benzer.
Baðýþýklýk sistemi aþýrý uyarýldýðý zaman kendinden olaný yabancýdan ayýramaz. Onu tahrip ederken kendinden olaný da tahrip eder. Bu mekanizma çok sayýda otoimmün hastalýða yol açar.
§ Romatoid artrit
Floranýn bozularak baðýrsak geçirgenliðinde meydana gelen artýþýn sadece baðýrsakta deðil baðýrsak dýþý birçok organda da iltihabi hastalýklara yol açtýðý düþünülmektedir.
Yeni taný almýþ romatoid artritli hastalarýn baðýrsak florasýnýn normal olmadýðý saptanmýþtýr.
Probiyotiklerden zengin bir diyetin antiromatizmal ilaç ihtiyacýný azalttýðý, klinik bulgularý hafiflettiði gözlenmiþtir(61-62).
Otistik çocuklarda baðýrsak florasý
Otistik çocuklarýn çoðunda baðýrsak florasý bozulmuþtur (63). Bu kiþilerde patojen bakteriler, mantarlar ve parazitler aþýrý þekilde ürer. Bu patojen mikroorganizmalar yiyeceklerin sindirimini bozarlar ve çeþitli toksinlerin oluþmasýna yol açarlar. Sonuçta baðýrsak geçirgenliði artar ve kana geçen sindirilmemiþ parçalar ve toksinler immün sistemi uyararak beyinde iltihabi bir sürecin baþlamasýna yol açarlar. Faydalý mikroplarýn oluþturduðu vitamin ve minerallerin azalmasý da otistik bulgulara katkýda bulunur.
Okzalat taþý
Baðýrsaktan emilen okzalat oranýnýn artmasýnýn (>%5) üriner sistemde okzalat taþý oluþmasýnýn temel nedeni olarak düþünülmektedir. Oxalobacter formigenes baðýrsakta bulunan okzalatý parçalayarak emilen miktarý azaltýrlar. Probiyotik verilen taþlý hastalarda idrardan okzalat atýlýmýnýn azaldýðý gösterilmiþtir(64-65).
Kronik hastalýklar-kefir-interferon
Kefirin içinde bulunan sfingomiyelin niteliðinde bir madde beta-interferon miktarýný 3-15 kat artýrýr. Kefir interferon tedavisinin kullanýldýðý hastalýklarda (kronik hepatit, mültipl skleroz vb) ucuz ve doðal bir seçenektir(66-68).
Depresyon ve kefir
Kefir hafif bir sinir yatýþtýrýcý ve depresyon azaltýcýdýr. Hafif bir gevþeme ve uyku hali verir. Kefirin depresyonu azaltýcý etkisi triptofan, magnezyum ve kalsiyum gibi mineral ile B kompleks ve C vitamini gibi vitamin içeriðinin yüksek olmasýna baðlanmaktadýr. Benzer özellikler yoðurtta da mevcuttur(69).
Diyet ile normal baðýrsak florasý nasýl saðlanýr?
Karbohidrattan zengin rafine gýdalar aþýrý tüketimi, geleneksel fermante gýdalarýn az tüketilmesi, çeþitli toksinler antibiyotikler ve sezaryen doðumlar baðýsak florasýnýn bozulmasýnýn baþlýca nedenleri arasýndadýr.
Un ve þekerden fakir, sebze, meyve, et, yumurta ve fermantasyon ürünleri (turþu, yoðurt, peynir, þarap, boza, sirke, tuzlama yiyecekler, bira mayasý) gibi doðal gýdalardan zengin bir diyet baðýrsak florasýnýn koruyuculuðunu artýrýr.
Probiyotikten en zengin gýdalar anne sütü, yoðurt ve Orta-Asya Türklerinin milli içeceði olan kefirdir. Süt ve yoðurt tüketirken bazý noktalara dikkat edilmelidir(Tablo 3).
Tablo 3. Süt ve yoðurt tüketirken dikkat edilecek noktalar
Pastörizasyon gýdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder!!
Mümkünse pastörize edilmemiþ, fakat temiz günlük mandra sütü tüketilmelidir.
Güveniyorsanýz (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz.
Þehirdekiler için en iyi olabilecek seçenek günlük pastörize þiþe sütleridir.
Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayýnýz.
Sadece ekþiyen ve/veya kesilen süt ve yoðurtlarý yiyiniz (bulursanýz!!!). Bulamazsanýz kendiniz yapýn hem daha ucuz hem de çok daha saðlýklýdýr.
KAYNAKLAR